SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S)

Hz.İSMAİL (A.S) ve SONRASI
Hz.İsmail (a.s)’ın Peygamberliği
Kitap'ta İsmâil'i de an. Çünkü o, sözüne sâdıktı ve (tarafımızdan) gönderilmiş bir Peygamber idi. [İsmâil'in kurban edilmesi hakkında bkz. 37/102-103]
19/54
O, ehline/kavmine namazı, zekâtı emrederdi. Rabbi katında da beğenilmişti.
19/55
Tarihte Hz.İsmail’in (a.s) hayatı ve peygamberlik çalışmaları hakkında ayrıntılı bilgi yoktur. Fakat peygamberlik vazifesini başarıyla tamamladığı, Kabe’nin bütün Arabistan’da merkezi bir yer olarak ortaya çıkmasından anlaşılıyor. Umre ve Hac için Arabistan’ın her yerinden insanlar buraya gelip toplanırlardı . Hac ile ilgili kurallar, İslam öncesi dönemde de, İslamiyet’in doğuşundan sonra da hemen hemen aynı kaldı. Hz.İsmail’in (a.s) peygamberliği son derece başarılı olmasaydı, Arap’ların 2500 yıl cehalet içinde yaşamalarına rağmen, dini uygulamaların Hz.Peygamberin (a.s) zamanına kadar,Arabistan’da devam etmesine imkan olmazdı. Her şeyden önemelisi, Hz.Peygamber (a.s) dönemine kadar Araplar arasında Allah (c.c) inancı devamlılığını sürdürdü. Arapların büyük çoğunluğu putlara tapsalar da, onların üzerinde bir Allah’a (c.c) inanmaya devam ettiler. Ayrıca Hz.Peygamber (as)’ın dünyaya gelişine kadar Arabistan’da, Hünefa olarak bilinen dini bir topluluk her zaman bulundu. Bunlar çeşitli kabilelerin içine dağılmış durumdaydılar. Şirke karşı çıkıyorlar ve İbrahim’in (a.s) dinini tatbik etmek istiyorlardı.
Hz.İsmail’den Sonra
Hz.İsmail (a.s) yaşadığı sürece Kabe’nin idaresi onun elinde kaldı. Vefatından sonra bu görevi oğlu Nabit üstlendi. Fakat Hz.İsmail’in (a.s) evlatları sayıca az ve maddi yönden de zayıftılar. Nabit’in vefatından sonra,Cürhümiler Kabe’nin idaresini ele aldılar ve asırlarca Mekke ve Kabe’nin tek hakimi oldular. Zamanla da yozlaştılar. Cürhümilerin cehalet ve sapıklığı had safhaya ulaşınca Mekke içindeki diğer kabileler onlar savaş açtılar ve Cürhümiler’i Mekke’den kovdular. Cürhümiler giderken Zemzem kuyusunu da kapattılar ve eski memleketleri olan Yemen’e yerleştiler. Mekke’nin yönetimi başka kabilelere geçti. MS.400 yıllarına gelindiğinde Kureryşliler, Kusay başkanlığında Mekke’ye hakim oldular. Böylece uzun bir aradan sonra Mekke’nin ve Kabe’nin yönetimi tekrar İsmail oğullarına geçmiş oldu. Kusay’dan sonra Hz.Peygamber(as)’a kadar soy kütüğü şu şekilde sıralanır:
Kusay
Abd-i Menaf
Haşim
Abdulmuttalib
Abdullah
Muhammed (as)
Haşim
Muhammed (a.s)’ın dedesi Abdülmuttalib’in babasıdır. Babasının vefaatından sonra Kureyş’in başkanlığı görevini O üzerine almıştı. Onun zamanına kadar Kureyşliler,ticaret için Mekke’nin sınırlarını pek aşmazlar ve darlık içinde yaşarlardı. Onları ilk defa Harem dışındaki ülkelere sefer yapmaya alıştıran, yaptığı anlaşmalarla güvenliklerini sağlayan Haşim oldu .
İnsanların en güzel yüzlülerindendi. Yüzlerinin güzelliğinden dolayı Haşim ve kardeşi Muttalib’e Bederan (iki dolunay) denirdi. Ticaret için Medine’ye (Yesrib) gittiği bir sırada Selma Hatunu gördü ve evlenme teklif etti. Selma Hatun evlenme teklifini, “doğumu baba evinde yapma” koşuluyla kabul etti.
Haşim, doğum zamanı yaklaştığında, şartı yerine getirmek için, Selma Hatun’u baba evi Medine’ye getirdi. Bir oğulları oldu ve adını Şeybe koydular. Haşim eşini ve oğlunu Medine’de bırakarak ticaret için Şam’a doğru yola çıktı fakat Gazze’ye ulaştığında hastalandı ve vefat etti.
Vefatından sonra Mekke’nin yönetimini, Haşim’in kardeşi Muttalib üzerine aldı. Selma Hatun ve oğlu Şeybe ise Medine’de kaldılar.
1: Kavga ve savaşlar yüzünden tam bir anarşinin hakim olduğu Arabistan yarımadasında, haram aylar adı verilen Recep, Zilkade ve Zilhicce ve Muharrem aylarında kan akıtılmaz, savaşlara ara verilirdi. Çünkü bu aylar umre ve hac ibadetlerinin yerine getirildiği aylardı. Haram aylar sayesine senenin üçte birinde huzur ve barış sağlanırdı
2: Kureyşliler, her tarafta saygıyla karşılanıyorlardı çünkü onlar Kabe’ye ve hacılara hizmet ediyorlardı. Ticaret kervanları nereden geçerse geçsin kendilerine her türlü kolaylık gösteriliyordu. Suriye, Mısır, İran, Irak, Yemen ve Habeşistan’a kadar uzanan ticari faaliyetler sayesine Mekke, kısa zamanda büyük bir ticaret merkezi haline geldi. Bu faaliyetler Mekke’ye sadece maddi zenginlik değil, aynı zamanda kültürel zenginlik de getirecektir. Kur’an-ı Kerim’de Kureyşlilere verilen bu nimetler kendilerine şu şekilde hatırlatılmaktadır:
Kureyş (kabîlesi, güvenliği sağlanıp sefere) alıştırıldığı (ve başkalarıyla uzlaştırıldığı) için;
106/1
Kış(ın Yemen) ve yaz(ın Şam) seferine (Allah'ın) kendilerini alıştırdığı (ve başkalarıyla uzlaştırdığı) için;
106/2
Şu Beyt'in (Kâbe'nin) Rabbine kulluk etsinler.
106/3
O (Rab) ki, onları (Kâbe hürmetine) açlıktan (kurtarıp) doyurmuş, hem de kendilerini korkudan güvene kavuşturmuştur. [bkz. 30/67]
106/4
(Allah'a şükrün gereği O'na îmandır; îman ise O'na teslîmiyettir.)
<<<Öceki Sayfa Sonraki Sayfa>>>
Kaynaklar : | Peygamberler Tarihi – M.Asım Köksal Hz.Muhammed’in Hayatı – Martin Lings Feyzü’l Furkan – Hasan Tahsin Feyizli |