Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi (Rh.a)

04.02.2002 Yad Programı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi vefatının birinci yıldönümünde, kapsamlı bir programla anıldı. 
 

Video-Belgesel  
 
Belgeseli seyredin
 
 
İstiklal Marşıyla başlayan program'da açılış Kur'an-ı Kerim'ini Süleymaniye Camii imamlarından ve ülkemizin önde gelen hafız-ı kurralarından Mehmet Sevinç Hoca okudu.

Okunan Kur'an-ı Kerim'in ardından, açılış konuşmasını, Muharrem Nureddin Coşan Hocaefendi yaptı.

Muharrem Nureddin Coşan Hocaefendi, yapmış oldukları açılış konuşmasında şunları söylediler:
  

 
Hayırlı Akşamlar.

Allah'ın (c.c.) selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. 

Çok değerli, aziz ve seçkin misafirlerimiz.

Sevgili babam Mahmud Es'ad Coşan'ı, hasret ve muhabbetle yâdetmek üzere toplanmış bulunuyoruz. 

Hoşgeldiniz. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.

Böylesi güzel, anlamlı, seviyeli bir toplantının gerçekleşmesinde emeği geçen tertip heyetindeki arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Bu akşam birincisini idrak ettiğimiz anma toplantısına gösterdiğiniz teveccühten dolayı çok memnunum.
 
 
Kalbim, bu birlikteliği paylaşmak için çırpınıp salona sığamayan, çaresiz kalan dostlarımla ve sizlerle beraberdir. İnşallah 2003 Şubat ayında, ikinci yâd etme toplantısını daha büyük bir salonda düzenleriz. 

Gönüllerimizi, sevgiyle birbirine kenetleyen yüce yaratıcımıza sonsuz hamd-ü sena ediyorum. Dilerim ki, her sene diğerinden daha güzeli düzenlenecek olan bu anma etkinlikleri, sevdiklerimize kavuşacağımız zamana kadar uzanan, hayırlı, hoş birer vesile olsun. 

Onsuz yaşamağa alışamayıp her daim özlediğimiz, özledikçe içimizdeki burukluğun arttığı ve maalesef yeryüzündeki sosyal dengesizlik ve buhranların zirveye ulaştığı bir dönemde yaşıyoruz. 

İnsanlar, varoluşlarının manasını araştırmak, anlamak yerine kişisel menfaat, ihtiras ve heveslerinin esiri, ecellerine ve acınacak vahim akibetlerine koşuyorlar. 

Düşmanlar ise sinsi ve hain. Dost gözüküp, maddi imkanlarıyla göz boyuyor, yanlışı doğru gösteriyor, adil ve dürüst gibi davranıyorlar. Amaç hedefleri saptırmak, yoldan çıkartmak, sömürmek, istismar etmek, neticede ebedî saadetten mahrum etmek. 

Aman dostlar! Sakın aldanmayın! Hayat umduğumuzdan daha hızlı geçer, farkına varamazsınız. Yanlışta oyalanacak kadar zamanımız, lüksümüz yok. 

Gelin, hep bir olalım, birlik olalım. Köstek olmayalım. Baltalamayalım. İçimizdeki, kötülüğü emreden, benliğimiz başta olmak üzere, tüm kötülüklerle mücadele edelim. 

Düşmanla işbirliği halinde olmayalım. Nifak dahil, hastalıklarımızı teşhis ve tedaviye çalışalım. İkinci bir şansımız olmayacak. Verilmeyecek. Ecel geldiği zaman duyulan pişmanlık fayda etmez. Oysa kurtuluş çok kolay. İnatçılık etmeyelim. Kendimizi kandırmayalım. 

Allah'ın (c.c.) varlığını, kudret ve azametini, nefislerimizin aczini kabul edelim. O'na yönelelim. O'nun rızasını kollayalım. O'nun sevgisini kazanmanın, yollarını öğrenelim. Çünkü O, inanan ve yolunda faydalı ve güzel işler yapanlara cennet ve sonsuz nimetler vadediyor. Allah'ın (c.c.) vaadi haktır. 

Bu anlamda babamın hayatı Allah'ın, (c.c.) sevdiği kullarına karşı muamelesinin çok çarpıcı bir örneğidir. Bakın bunu kendisi birazdan tekrarını izleyeceğimiz 2 Şubat 2001 tarihinde, yani vefatından sadece iki gün evvel yaptığı sohbetinde, nasıl dile getiriyor. Sizlerden bu sohbetin özellikle sonuç kısmını çok dikkatli dinlemenizi ve anlamanızı rica ediyorum. 

Orada babamın ifade ettiği kadere rıza, teslimiyet ve kavuşma bilinci, hepimizin hafızalarına işlenmelidir. Sohbetin sonunda yapılan bu dua, ahiret alemindeki makamı ile ilgili bir yakarış ve bizlere bir vedadır. Bu niyazda ümitsizlik yok, pişmanlık yok, gönül rızası var, görevini tamamlamanın verdiği huzur, rahatlık var, kavuşma sevinci var. Allah (c.c.) hepimizin akibetini hayır eylesin. Dünyanın süs, ziynet ve geçici güzelliklerinden, aldatmacalarından sıyrılıp Firdevsi Âlâ Cennetine girmemizi ve orada Cemâlullah'ı seyretmeyi, sevdiklerimizle beraber nasib etsin. 

İnşallah ben de bu yolun aciz bir hizmetkarı olarak sorumluluklarımın şuurunda bayrak yarışını devam ettirecek, isyankar, gafil, şaşkın ve kıymet bilmez ordusuna rağmen muzaffer olan serasker babam gibi bu uğurda sonuna kadar gayret edeceğim. 

Allah'a (c.c.) emanet olun. Geceniz mübarek olsun.

M. Nureddin COŞAN

Programın ilk dakikalarında yer alan Mahmud Es'ad Coşan belgeseli katılımcılara duygulu anlar yaşattı. Zengin görsel malzemelerin ve yeni vesikaların yer aldığı belgesel filmde, kendi sesinden anlatımlara yer verilerek, Hocaefendi'nin hayatı ve hizmetleri tanıtıldı.

Daha sonra ülkemizin tanınmış ilim ve fikir adamları Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi'nin çeşitli yönlerini anlattı.

Marmara Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Bekir Karlığa, Bir ilim ve düşünce adamı olarak Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi konulu bir tebliğ sundu.

Türkiye Yazarlar Birliği Başkanı D. Mehmed Doğan, Bir sivil Toplum önderi olarak Mahmud Es'ad Coşan konulu bir tebliğ sundu.

Doğan’ın konuşmasından sonra, Hz. Ebubekir, Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Veli, Eşrefoğlu Rumi, Niyaz-i Mısri, Aziz Mahmud Hüdayi, Abdülahad Nuri, Yahya Kemal Beyatlı, Arif Nihat Asya'nın şiirlerinden seçilen bölümler Tanınmış seslendirme sanatçısı Sacid Onan seslendirdi.

Daha sonra, Kırıkkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kılıç, Prof. Dr. Mahmud Es'ad Coşan Hocaefendi'nin Alevi-sünni kardeşliğine katkıları üzerinde durdu.

Programın son konuşmacısı, Atatürk Üniversitesi öğretim Üyesi, Prof. Dr. Osman Türer de, Hocaefeandi'nin ilmi ve tasavvufi kişiliği üzerinde durdu

Mikdat Kutlu Hoca'nın yaptığı hatim duasıyla sona eren Programda katılımcılara, Hasan Tahsin Feyizli'nin Kuran-ı Kerim Meali ve programda izlenen video-belgeselin bir de CD'si hediye edildi.

Program katılım seviyesi, organizasyonu ve muhtevasıyla, katılımcıların büyük takdirini kazanırken, hatıralarda silinmez izler bıraktı.